21 Mart 2006

PORTAKALLI ÇİKOLATALI KEK


MALZEMELER:
3 yumurta
1,5 bardak şeker
1 bardak süt
1/2 bardak yoğurt
1 bardaktan bir parmak az sıvıyağ
3 bardak un
1 paket vanilin
1 paket kabartma tozu
2 portakal kabuğunun rendesi
1 çay bardağı damla çikolata
1 çay bardağı portakal şekeri
Üstüne;
1 paket Çikolatalı Sos
3,5 bardak süt

Hafta sonu portakal şekerlerimle bir kek yapmak istedim. Çikolatayla da tahmin ettiğim gibi çok yakıştılar.
Kek için malzemeleri yukarıdaki sırayla ekleyerek her malzemeden sonra karıştırın. Damla çikolatanın yarısını ve portakal şekerini ayırın. Yağladığınız kek kalıbına karışımın yarısını dökün. Portakal şekerlerini küçük küçük doğrayıp una bulayın ve kek karışımın üstüne yayın. Kalan damla çikolatayı da portakal şekerleriyle yayın. Kek karışımının kalan kısmını da kalıba döküp 180 dereceye ısıttığınız fırında iyice kabarıp pişene kadar pişirin.

Bu arada hazır çikolata sosunu 3,5 çay bardağı suyla hazırlayın. Ilınan keki kalıbından çıkarınca üstünü ve etrafını koyu kıvamlı sosla kaplayın ve portakal şekerleriyle süsleyin. Tabağa servis ederken etrafına yine sostan dökün.
Afiyet olsun!

Etiketler:

19 Mart 2006

HAŞHAŞLI POĞAÇA


MALZEMELER:
3 bardak un
125 g margarin
1 çay bardağı sıvıyağ
1 bardak yoğurt
1 çay kaşığı tuz
1 paket kabartma tozu
1-2 tatlı kaşığı kekik
İçi için:
2 çorba kaşığı haşhaş ezmesi
1 çay bardağı kırılmış ceviz
1-2 çay bardağı sıvıyağ
1 çay kaşığı şeker
Beyaz peynir
Üstüne:
1 yumurta sarısı, haşhaş tohumu

Eskişehir’den gelenler haşhaşlı ekmek getirirler. Böyle tanıştım haşhaşlıyla. Çayla da çok güzel gider... Ama Eskişehir’den gelen olmadıkça yemediğim birşeydi. Ta ki geçen gün markette haşhaş ezmesi görene kadar. Hemen aldım tabii, haşhaşlı ekmek yapacaktım. Ama sonra düşünmeye başladım bununla başka ne yapabilirim diye ve bu poğaça çıktı ortaya. Ekmeği de yaptım ama açıkçası poğaçayı o kadar beğendik ki ekmek yine ancak Eskişehir’de gelirse yenecek ve benim haşhaşla yapacağım hep bu olacak :)

Geçelim tarife... Hamurun malzemelerini bir kaba koyup yoğurun. Taze kekik bulabiliyorsanız taze kullanın. Yaprakımsı şekliyle çok daha hoş duruyor. İç malzemesi için haşhaş ezmesini sıvıyağla ezmek gerek. Yağı istediğiniz miktarda kullanabilirsiniz, önemli olan haşhaşın biraz ezilmesi. Kırılmış ceviz ve ufalanmış peyniri de ekleyip malzemeyi iyice birbirine yedirin. Hamurdan küçük bir parça koparıp elinizle açın. İçine haşhaşlı malzemeden koyup kapayın ve elinizle yuvarlak şekil verin. Yağlı kağıt serdiğiniz tepsiye poğaçaları dizip üstlerine yumurta sarısı sürün ve haşhaş ekin. 170 dereceye ısıttığınız fırında üzeri kızarana kadar, yaklaşık yarım saat pişirin.
Afiyet olsun!

Etiketler: ,

17 Mart 2006

Sibel'in Rüzgar Torbaları (Küçük Alman Pastaları)


Sibel'in rüzgar torbalarını ilk gördüğümde ''bunlardan ben de yapmalıyım'' demiştim. Sonunda geçen akşam canım mutfağa girip birşeyler yapmak isteyince bu kararımı uygulamaya koydum. Ama beni çok uğraştırdı bu küçük pastalar :)
Öncelikle tarifte yazdığı gibi yapmama rağmen (en azından ben öyle sanıyorum ;) ) un çok az geldi ve yumurtalardan sonra tekrar un eklemem gerekti. Ben un koydukça koyuyorum hamur hâlâ hamura benzemiyor. 'Ah kesin bu olmayacak' dedim. Bu kadar un koyduktan sonra hamurun gerektiği gibi olmayacağından korkuyordum. Sonunda nispeten idare edilebilir bir hamur elde edince koydum fırına. Bakıyorum bakıyorum Sibel'in resimdekiler gibi kabarmıyor, hatta sıkma torbasıyla şekillendirdiğim gibi de kalmadı. Artık iyice moralim bozulmuştu ama bu arada kremasını da hazırlamıştım.
Yine de bir deneyim dedim. Veee tatları inanılmaz güzel oldu :) Aynı küçük Alman pastaları gibi oldular. Eh bu kadar ümidi kestikten sonra o kadar lezzetli olunca ne kadar sevindim tahmin edin.
Orjinal tariften farklı olarak ben pastaların yarısını normal krem şantiyle yarısını da çikolatalı krem şantiyle doldurdum, meyve olarak da muz ve kivi kullandım. Tabii benimkiler daha az kek daha çok kremalı oldular ama bu halleri de çok lezzetliydi. Rüzgar torbaları fırında pişerken bunu söyleyeceğimi tahmin bile edemezdim ama bundan sonra kesinlikle yapacaklarım listesine girdi.

Etiketler:

14 Mart 2006

PORTAKAL REÇELİ


Malzemeler:
1 portakal suyu
½ greyfurt suyu
2 bardak su
4 bardak şeker
3 portakal
½ limon
2 karanfil

Portakal kabuklarını atmak bana hep zor gelir. O kadar lezzetli bir şeye dönüşebilecekken atılmalarına üzülürüm. Hep düşünürüm bundan sonra atmayayım da reçel yapayım diye... Bir de aklıma babaannem gelir. Akşamları meyve yediğimiz zaman portakal kabuklarını önüne toplayıp oturduğu yerden onları küçük küçük doğrarken...
Son bir içinde güneş bira kendini gösterse de hava yine de soğuk olunca bir sürü insan hastalandı. Birçok arkadaşım grip salgınından etkilendi. Durum böyle olunca bizim evde portakal ve greyfurt özellikle çok tüketildi. Sabahları sıktığımız portakalların kabuklarını sakladım. Ve sonunda hem portakal reçelimi hem portakal şekerlerimi yaptım. Aslında şeklen pek çok değişik yolu var bunları yapmanın. Bazen minik minik doğrarım, bazen uzun şeritleri döndürüp sararak bir ipe dizer ve öyle pişiririm. Ama bu sefer sadece uzun şeritler yaptım.
Reçel ve şekerleme için portakal kabukları aynı işlemlerden geçti. Şeritler halinde kestiğim portakal kabuklarını bir süre suda beklettim. Hatta ara sıra bu suyu döküp yeniledim. Suyu yenileyip kabukları kaynatın. Biraz ılınınca bu suyu döküp tekrar soğuk suya koyun. Ben bu işlemleri gece yapınca bir gece suda beklediler. Ama bu kadar beklemeleri şart değil, önemli olan acısının çıkması.

Sonra portakal kabuklarının yarısıyla reçel yaptım. Bunun için bir tencereye bir portakalın ve yarım greyfurdun suyunu, iki bardak suyu ve şekeri koyup kaynatın. Portakal veya greyfurt suyu kullanmak şart değil. İkisinden birini kullanabilir veya sadece suyla da yapabilirsiniz. Su kaynayıp şeker eriyince portakal kabuklarını ekleyin ve kısık ateşte pişirmeye başlayın. Kabuklardan bir süre sonra iki karanfili de reçele ekleyin. Ben ara sıra karıştırarak 1 saat kadar kısık ateşte pişirdim. Sanırım kısık ateşte pişen her şey daha lezzetli oluyor. Ama siz kıvamını kendinize göre ayarlayın. Ateşten almanıza yakın içine yarım limon suyunu ekleyin ve karıştırın. Oluşan köpükleri üstünden almayı unutmayın. Limonu ekledikten sonra 5-10 dakika daha pişirin. Reçelin olup olmadığını anlamak için şöyle bir yöntem varmış, ben yeni öğrendim. Bir kesme şekerin üstüne bir damla reçel damlatıyorsunuz, eğer damla dağılmazsa reçeliniz olmuş demekmiş. Reçelinizi cam kavanoza koyun ve tanelerinin yukarda kalmaması için ters çevirerek bekletin.
Afiyet olsun :)

Etiketler:

PORTAKAL ŞEKERİ


Malzemeler:
3 portakal kabuğu
2,5 bardak şeker
2 bardak su
2 karanfil
1 çubuk tarçın
½ limon

Bazı pastanelerde meyve şekerleri satılır, hepsi de bana çok nostaljik gelen pastanelerdir. İncir, kiraz, portakal şekerler vitrinden göz kırpar. Bana en çekici gelen de portakal şekerleridir.
Portakal reçeli tarifindeki gibi hazırladığınız kabukları, şekeri, karanfili ve suyu bir tencereye alıp kısık ateşte pişirin. Kaynadıktan sonra içine çubuk tarçını atın. Mümkün olduğu kadar suyunu çekmesini bekleyin. İyice piştiğinde içinden tarçını alın ve limon suyunu ekleyin. (Tarçın tadının yoğunluğunu istediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Çok yoğun isterseniz baştan içine atabilirsiniz.) Limonu ekledikten sonra da oldukça ağdalı bir kıvamı olana kadar pişirmeye devam edin (20 dakika kadar mesela). Daha sonra fırına dayanıklı bir kaba alıp 150 derecede 20 dakika kadar pişirin. İyice suyunu çekmesi lazım. Kapta sadece portakal kabukları kalmıyor elbette, bir miktar şerbet kalması gerek ama eğer 20 dakikanın sonunda size yine de çok sulu gelirse bir süre daha pişirebilirsiniz. Portakal şekerlerini hava almayan bir kapta saklayın. Tatlılarınızı süslemek için, keklerin içine koyabilirsiniz.

Açıkçası ben ara sıra bunların içinden aşırıp olduğu gibi yemeyi de çok severim. Ama daha da tat isterim derseniz, bir kapta benmari usulü erittiğiniz bitter çikolatayla kaplayarak portakallı çikolatalar elde edebilirsiniz. Eğer portakal şekerlerini küçük küçük doğrayıp öyle çikolataya batırırsanız draje gibi oluyorlar, hani bayramlarda alınan portakallı drajeler gibi... Böylece küçük hediyeler yapabilir veya bir çay sofrasına koyabilirsiniz :)

Etiketler:

12 Mart 2006

KITIR PATATES


Bu sadece patatesle yapılan ama kahvaltıya renk katan bir tat. Tabii et yemeklerinin yanında da servis edilebilir ama niyeyse benim için bu hep kahvaltılıktır. Yapımı da çok basit. 2 patatesi rendeleyin. Bir tülbente veya birkaç kat kağıt havluya koyup hafifçe suyunu sıkın. Çünkü patates oldukça su barındıran bir sebze. Fakat bu yemek için nişastasının biraz içinde kalması gerekiyor ki patetes rendeleri birbirinden ayrılmasın, o yüzden tamamen suyunu sıkmayıp, haifçe suyunu alıyoruz. Isınmış teflon tavaya bir parça zeytin yağı koyun ve patates rendesini tavaya alıp iyice bastırıp yassılaştırarak yuvarlak şekil verin. İki tarafını da iyice kızartın. Piştikten sonra üzerine kaşar peyniri rendesi dökün. (Üstüne bir kapak kaparsanız kendi sıcağıyla erir) Servise hazır. Afiyet olsun :)

Etiketler:

JÖLELİ İRMİK PASTASI


Malzemeler:
1 paket çilekli jöle
1 paket petibör bisküvi
2 paker hazır irmik tatlısı
1 litre süt
1 portakal
2-3 damla sakızı

Geçen hafta canım meyveli bir tatlı yapmak istedi, gözümün önünden meyveli pastlar geçiyordu ama sonra işlerim çıktı ve o kadar vaktim olmadı. Ama birşeyler yapmaya kararlıyım ya, ne yapsam diye düşünürken gözüm dolaptaki hazır tatlılara takıldı. Uzun zamandır hazır malzemeler kullanmadığım için aklıma hiç gelmemişlerdi. Sonuçta ortaya böyle birşey çıktı. Hafif ve lezzetli oldu. Tabii taze çilekler çıktığında onları da içine katarsanız daha da keyifli olacaktır.
Öncelikle paketin üstündeki tarife göre jöleyi hazırlayın. Ben kalın bir pasta tabanı istemediğim için 1 paker bisküvi kullandım ama siz daha bisküvili kısmın daha kalın olmasını isterseniz 2 paket de kullanabilirsiniz. Bisküvileri rondodan geçirip 2 kepçe kadar jöleyi bisküvilere ekleyin. İyice birbirine yedirin. Suyla ıslattığınız bir kaba bisküvi tabanını yayıp dolaba koyun.
Bir tencereye irmik tatlısı, süt, bir portakalın kabuğu ve damla sakızını koyup karıştırarak pişirin. Tatlıyı bisküvili karışımın üzerine dökün ve yarım saat buzdolabında bekletin. Portakalı veya istediğiniz meyveleri tatlının üzerine bastırarak yerleştirin ve en son jöleyi de yavaşça üzerine dökün. Jöleniz donduktan sonra tatlı servise hazır. Dilimleyip taze nane yapraklarıyla süsleyerek servis yapın.

Etiketler:

09 Mart 2006

DOĞUMGÜNLERİ VE GETİRDİKLERİ


Dün akşam, bu ay ne kadar çok sevdiğim kişinin doğumgünü olduğunu farkettim. Hep hayatımda önemli yeri olan, değer verdiğim, beni gülümseten kişiler. Aslında insanlar kendi doğumgünlerinde olmadıkları kadar sevinçli oluyorlar sevdiklerinin doğumgünlerinde, bir de bunu farkettim. Sanki bu ay karnavallar, kıyafet baloları, maskeli festivaller geçecek evimden. Öyle garip bir sevinç içimde... Yaşamımda olan bu kişilerin varlıklarını kutlamak, varlıkları için teşekkür etmek için bir fırsat doğumgünleri.
Bu ay kutladığım -ve kutlayacağım- doğumgünlerinin sahipleri çok farklı yaşlarda. Bir kısmı henüz ne olduğunu anlamadıkları bir kutlamanın tadını çıkarırken asıl kutlamayı henüz aileleri yapıyor; bir kısmı arkadaşlarıyla doyasıya eğleneceği kutlamalar istiyor, bir kısmı artık doğumgünlerini çok önemsemiyor... Ama herkes düşünülmekten, sevilmekten, kendisine özel birşey yapılmasından hoşlanıyor. Ve daha önemlisi ben onları gülümsetmekten hoşlanıyorum.

Bu kadar doğumgünü varken ben bir pasta yaptım mı, özel bir kutlama yemeği hazırladım mı? Hayır. Aslında ne zamandır mutfakta çok vakit geçirmiyordum. Bu haftasonu ise mutfağa girip hepsinin acısını çıkardım. Portakal reçeli, portakal şekeri, jöleli irmikli pasta, cevizli çikolatalı kek... Yemeklerle, kahvaltılarla hep özel günlermiş gibi uğraştım. Mutlu oldum :) Tarifleri sonra gelecek... Bir iyi haber de sonunda bilgisayarımızın dönmüş olması. Yine yaptıklarımı çekip, resimlerini koyabileceğim. Ne kadar küçük şeyler bunlar ama bugün neşeli olmamı sağlıyorlar.
Tabii yapamadığım doğumgünü pastaları sıralarını bekliyor. Martta doğumgünü olan ama bir araya gelemeyenler hep beraber bir kutlama yaparlar, bizim evde. Bu sefer pastalar, mezeler benden. İşte onların da tarifleri koyarım buraya.

Bu ay ilk doğumgününü kutlayan dünya tatlısı kuzenim Can Aleksander; ikinci doğumgününü kutlayacak olacak diğer kuzenim, birtanecik Çağla'm benimle aynı şehirde değiller. Onları da gördüğümde ağızlarına burunlarına bulaştıra bulaştıra yesinler diye minik pastalar yaparım artık :)
Herkesin doğumgünü kutlu olsun!
Yaşam her zaman kutlanmaya değer :)

01 Mart 2006


MUTLU YILLAR CANIM :)