29 Haziran 2006

KARA DUTLU PARFE


MALZEMELER:
1 paket krem şanti
1 bardak soğuk süt
1 yumurta
½ bardak toz şeker
250 gr kara dut
1 çay kaşığı pudra şekeri
½ paket petibör bisküvi

Bu tarif tamamen doğaçlamadır, baştan söyleyeyim :-). Pazartesi günü, daha önce bahsettiğim organik çiftlikten haftalık sebze kutum geldi. Kutuların içinden bazı sürprizler çıkıyor. Birkaç hafta önce küçük bir kase ahududu çıkmıştı mesela. Yarım şişe ahududu likörüm var şimdi. Bu hafta da bir paket kara dut çıktı. Bir türlü yiyemedik. Dün sınava gitmek için hazırlanır ve ders çalışırken baktım ki bu dutlar artık son demlerini yaşıyor. Ben de, ders çalışmamın arasında çabucak bir şey yapayım, dutlar bozulmasın istedim. Eh tabii buzlukta duracak bir şey olması da lazım bunun için. Ben de girdim mutfağa ortaya bu çıktı :)
Öncelikle krem şantiyle sütü çırptım. Krem şanti kıvamını bulunca onu dolaba kaldırıp başka bir kap çıkardım. Bunun içinde yumurtayla şekeri köpük köpük olana ve rengi biraz beyazlayana kadar mikserler çırptım. Kara dutları bir çay kaşığı pudra şekeriyle rondoya attım. Bu kara dut sosunun hayatımda gördüğüm en güzel renklerden birine sahip olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim. Sonra krem şanti, yumurta-şeker karışımı ve rondodan geçmiş dutu birbirine karıştırdım. Bisküvileri ufalayıp içine atınca tamamdır.

Yuvarlak derin bir kaseyi streç filmle kaplayıp karışımı içine döktüm, üstünü de kenarlarından çıkan streçle kapadım. Buzluğa atıp evden çıktım.
Akşam eve geldiğimde açık bordoyla pembe arasında rengi olan, dondurmayla parfe arası bir tatlıyla karşılaştım. Gerçekten her kaşıkta bir kara dut yemiş gibi oldum :) Böylece istediğim amaca hizmet eden bir tatlı yapmayı da başarmanın sevinciyle akşam yemeğinden önce serin serin yedim. Tatlıyı yemekten önce yemeyi seven var mı içinizde bilmiyorum ama ben çocukluğumdan beri çok severim.
Buna daha çok petibör koyarsanız tam bir parfe, hiç koymazsanız da ev yapımı bir dondurma olur. Aynı tarifi böğürtlen, ahududu gibi meyvelerle de yapabilirsiniz.
Afiyet olsun :)

Etiketler:

26 Haziran 2006

LİMONLU DİLİMLER


MALZEMELER:
175 g un
125 g tereyağı
250 g şeker

2 yumurta
2kaşık un
½ kaşık kabartma tozu
¼ kaşık tuz
1 limon
Pudra şekeri (üstü için)

Gördüğünüz gibi genelde verdiğim gibi bardakla değil gram ölçüsüyle yazdım malzemeleri. Çünkü yeni bir kitap aldım. Bu içinden denediğim ilk tarif. Tabii kitabı aldığımda “Şimdi yandık” diyenler oldu, zira belli ki evde çokça tatlı yapılacak, bu durumda sağlıklı yaşam uğraşlarımıza sıkça darbe vurulacak :) Ama elimde değil içimden geliyor. Kek, kurabiye, pasta vs. yapmak benim için ne mecburi bir misafir hazırlığı ne de canım tatlı çekti diye kalkıp giriştiğim bir iş. Gerçekten keyif alıyorum; dahası rahatlıyorum. Tüm çalışmaların, koşuşturmacanın ortasından beni alıp koparan, mutlu eden bir şey… Bunu da akşam eve geldikten sonra 9 civarında yaptım ve hiç de yorucu gelmedi :)
Bu tarifi ilk denenmeye layık yapan limonlu olmasıydı. Sıcakların ortasında limonatamı yaptıktan sonra bir de limonlu tatlı yapmak diğerlerinden daha çekici geldi. Hazırlaması da çok zamanımı almadı.
Öncelikle fırını 170 dereceye ısıtıyoruz. Bir kapta un ve yağı yoğuruyoruz. Ekmek kırıntısına benzer bir hal alması gerekiyor. Yoğururken kırıntılar oluşması lazım. Bu olunca, şekerin 50 gramını hamura ekliyoruz ve hamura yedirene kadar yoğuruyoruz. İlk denemem olduğu için tarife sadık kaldım ama bir dahaki sefere margarin ve tereyağını beraber kullanmayı düşünüyorum, tereyağı çok güzel bir tat veriyor ama biraz daha hafif olması için tereyağı ve margarini karıştırmak da iyi olabilir. Tarifte 20,5 cm.lik kare bir kap kullanılması yazıyordu ve tesadüfen bende aynı ölçüde bir fırın kabı varmış. Bundan daha büyük bir kap için bu ölçünün yeterli gelmeyeceğini belirteyim. Kare fırın kabını yağlı kağıtla kaplıyoruz. (Yanlarını kaplamakta zorlanıyorsanız oraları hafifçe yağlayın) Hamuru kaba alıp elimizle bastırarak yayıyoruz. İnce bir hamur tabakası oluyor, az geldi sanmayın. İyice bastırarak hamuru yerleştirince kenarlarının da düzgün olmasına dikkat ederseniz sunumu güzel olur. Isıtılmış fırında 20 dakika veya üstü açık sarı bir renk alana
kadar pişiriyoruz.

Bu arada dilimlerimizi limonlu yapacak karışımı hazırlayalım. Yumurtaları hafifçe çırpıp üstüne kalan 200 g. şekeri, un, kabartma tozu ve tuzu ekliyor ve mikserle çırpıyoruz. Bir limonun kabuklarını rendenin ince yeriyle rendeleyip, sonra limonun suyunu sıkıyoruz. Rende ve limon suyunu da karışıma ekleyip karıştırıyoruz.
Limonlu karışımı fırından aldığımız tabanın üstüne döküp tekrar fırına veriyoruz. Bu halde de 20 dakika kadar pişiriyoruz. Benim fırınımdan 10 dakika sonra dumanlar çıkınca oldukça endişelendim ama yanmadan kurtardım. Eğer sizin fırının da çabuk pişirme durumu varsa gözünüz fırında olsun derim. Fırından alacağınız zaman üstünün neredeyse katılaşmış olması ama içinin hâlâ biraz titrek olması gerekiyor. Çok pişerse üstü sakız gibi oluyor, benimkinin en köşesi öyle olmuş ama bir dilim daha kesince gayet yumuşak olduğunu gördüm. Eh tecrübelerimizi iyi veya kötü anlatalım ki başkaları yaparken aynı sorun olmasın değil mi ? ;)
Fırından çıkarıp biraz soğumaya bırakıyoruz. Sonra üstüne pudra şekeri serpip kareler halinde keserek servis yapılıyor. Biz çok beğendik. Tereyağlı bisküvi üzerinde limon marmeladı varmış gibi tadı :) Umarım siz de dener ve severek yersiniz. Afiyet olsun!

Etiketler:

23 Haziran 2006

AÇMA (ve pastanedeki peynirli açmalarda niye peynir olmaz?)


MALZEMELER:
1 bardak yoğurt
1 bardak sıvıyağ
3 kaşık toz şeker
1 tatlı kaşığı tuz
½ bardak ılık su
4 bardak un
½ paket kabartma tozu
1 paket maya
Üstüne sürmek için
2 yumurta sarısı
Çörek otu

Bu açmayı yapalı çok oldu ama yazmayı unutmuşum. Yine sabahın ilk saatlerinde uyandığım bir Pazar günü, madem erken kalktım güzel bir şeyler hazırlayım dedim. Birçok açma tarifi buldum, sonunda kendime göre bir tarif uyarladım. Aslında yaparken bir sürü eksik çıktı. Sütle yapmak istemiştim süt bitmiş, hatta yaparken bir baktım un bitti. Sabahın o saatinde açık bir yer bulamayacağım için ben 4 bardak unun 1 bardağını tam buğday unu koydum. Sadece tam buğday unuyla denenebilir tabii. Sonuçta Pazar kahvaltımızda yumuşacık, mis kokulu açmalar yedik. Genelde pastaneden almaya alıştığımız şeyleri evde pişirmenin en sevdiğim yanı önceden fırından çıkan kokularla kendi reklamını yapması. Evdekilerin pastane kokusuna uyanıp kahvaltıya daha neşeli oturması :) Tabii bir de dezavantajı var bu kokuların, o kokudan beklenen bir tat çıkmazsa herkesin canı sıkılır. O yüzden yakmamak, çiğ bırakmamak ve tadının yerinde olması çok önemli. Bana ültimatom bile veriyorlar “Bak bu kadar güzel kokudan sonra bir terslik olursa karışmam” diye :)
Geçelim tarife.

Hamuru hazırlamakta bir zorluk yok. Bütün malzemeyi koyup iyice yoğuruyorsunuz. İsterseniz su yerine ılık süt de kullanabilirsiniz. Ben instant maya kullanıyorum ama eğer yaş maya kullanıyorsanız her zamanki gibi yarım bardak ılık suda eritiyorsunuz, diğer yarım bardak süt veya suyu ekstradan koyuyoruz. Hamurun üstünü kapayıp sıcak bir yere mayalanmaya bırakıyoruz. Bu yaz günlerinin güneşinde bu işlem çok vakit almayabilir :) Hamur iki katına çıkana kadar mayalanmaya bırakma genel alışkanlığı burada da geçerli. 1 saat kadar yeterli olur sanırım.
Mayalanan hamuru alıp açmaları hazırlamaya geldi sıra. Fırın tepsisini yağlı kağıtla kaplayıp veya yağlayıp hazırlayalım. Fırını da 180 dereceye ısıtalım. Hamurdan kopardığımız parçayı uzun yuvarlak bir şerit haline getirin. Yalnız bu biraz tombulca bir şerit olsun ki açmalarımız pufuduk olsun. Bunun iki ucundan tutup iki farklı yöne çeviriyoruz. Yani bir elinizi kendinize doğru diğerini kendinizden dışarı doğru. Böylece bir sarmal oluyor ve onun iki ucunu yuvarlak olacak şekilde birleştirip tepsiye alıyorsunuz. Eğer açmanın içine bir şey koymak isterseniz hamuru şerit yapmadan önce elinizle bastırarak (tabii yine şerit uzunluğunda) içine malzemenizi koyabilir ve şeridi sonra dolayabilirsiniz. Ben kaşar peyniri koydum ama taze kaşarlar çok yağlı olduğu için eriyip içinde yok oldu. Ama zeytin ezmesi vs. koyabilirsiniz. Hatta bir daha pastaneden kaşarlı açma alırsam, ne cimriler içine hiçbirşey koymamışlar demeyeceğim :) Bir uyarı daha; bazı açma tariflerinde bu aşamada içine de margarin sürülüyor. Ama bu haliyle bile oldukça yağlı bir hamur işi bence. Eğer siz tercih ederseniz margarini de bu aşamada içine sürebilirsiniz.
Bu arada ısınan fırınımızı kapıyoruz ve tepsiyi sıcak fırına koyup 15 dakika mayalanmaya bırakıyoruz. Sonra alıp üzerlerine yumurta sarısı sürüp çörek otu
serpiştiriyor ve fırını tekrar 180 dereceye açıp pişiriyoruz.
Ben kaşarlı açma yeme konusunda ısrarlı davranınca (tabii o kadar emek vermişim, içine kaşar koyup yuvarlamışım hepsini vazgeçer miyim?) yemeden önce üzerine kaşar peyniri dilimleri koyup 1-2 dakika fırında tuttum. Çok da güzel oldu, peynir severlere duyurulur…

Etiketler: ,

17 Haziran 2006

küçük bir merhaba göndermek istedim :)


herkese merhaba,
bu aralar maalesef siteyle pek ilgilenemiyorum. zeten mutfağa da pek giremiyorum. herkesin tatil planlarını yaptığı ve hatta planları uygulamaya koyduğu bu dönemde henüz tatil fikri aklımdan bile geçmiyor. çünkü geçen hafta finaller başladı ve önümde iki hafta daha var. çalışmam lazım, çok çalışmam lazım. tabii tüm vaktimi çalışarak geçirmiyorum, çalışmam gerektiğini düşünerek başka şeyler de yapmadan geçirdiğim bir sürü zaman var :) yola çıkmayı bekler gibi... yola çıkacağınız zaman onu beklerken hiçbirşey yapamazsınız ya onun gibi. çalışmasam da başka birşey de yapmıyorum. tabii bu sınav döneminde ne kekler, pastalar, kurabiyeler geçiyor aklımdan ama maalesef... bu aralar salatayla yaşamaya gayret ediyorum. finaller iyi güzel ama hep tatlı hep tatlı, yaza girmişiz artık, dikkat etmek lazım. ama sınav stresini atmak için mutfağı kullana biri olarak ne zaman ne yapacağım da belli olmaz ;)
herkese yaz meyveleri kadar tatlı, serin ve keyifli günler...

06 Haziran 2006

FIRINDA TAZE SOĞAN MÜCVERİ



Evde birçok taze soğan olunca bunlarla neler yapılabileceğini düşünmeye başladım. Sonuçta "kendini muffin sanan fırında mücver" çıktı ortaya.(Resim pek iyi değil ama sofrada gayet güzel gözüktüklerine garanti verebilirim ;) )

MALZEMELER:
1 demet taze soğam
2 kaşık un
2 yumurta
2 kaşık labne peynir
1 dilim beyaz peynir
1 çay kaşığı kabartma tozu
1 kaşık zeytinyağı
Maydanoz, dereotu
Tuz, karabiber

Aslında mücverden kabağı çıkarıp taze soğan ekledim, bir de fazladan labne peynir koydum. Elimin altında olduğu için kullandım ve fırında yapıldığı için de hoşuma giden bir sonuç oldu ama yoksa kullanmayabilirsiniz.
Taze soğan, maydanoz ve dereotunu ince ince doğrayın.
Bir kapta yumurta, un, kabartma tozu, peynir, tuz ve karabiberi karıştırın. Doğradığınız soğan, maydanoz, dereotunu ekleyin. Ben kızartma yapmak istemediğim için fırında pişirmek istedim ama bir tepsiye yayıp dilimleyerek yemek de çekici gelmedi. Kızartmayacağım için biraz zeytinyağı ekledim. İsterseniz bu karışımı kızgın yağa kaşıkla dökerek kızartabilirsiniz de...
Bense muffin kalıplarına paylaştırdım ve orta ısılı fırında pişirdim. 15-20 dakikada hazır oluyor. Kalıplardan çıkarıp sıcakken servis yapmanızı tavsiye ederim.
Ben artık sıkça yapıyorum. Hem bitmeyen taze soğanları değerlendiriyor, hem sevimli oluyor. Ayrıca kızartmanın hem sağlık hem de uğraştırma bakımından olumsuz etkilerinden kurtuluyorsunuz :)
Umarım dener ve beğenirsiniz :)

Etiketler: