18 Ağustos 2008

Yaz Sofrasının Düşünürdükleri -Kabak Çiçeği ve Domates Kızartması ile Közlenmiş Biber



Aslında bu siteyi açarken amacım, her gün evdeki malzemelerle doğaçlama yaptığım ve sonradan unuttuğum yemekleri hatırlayabilmek ve paylaşabilmekti. Ama bir baktım ki, çoğunlukla tatlı tariflerini yayınlamışım. Aslında tatlı tarifleri sitesi diye sınırlamamıştım kafamda, mutfağa girip buzdolabını açtığımda, garip bir önseziyle birbirine yakışacağını düşündüğüm şeyleri alıp çıkardığımda, ortaya çıkanları paylaşmak istemiştim. Ama herhalde tatlılar daha çekici gelince, en çok onlara yer vermişim.
Bu sefer de yazlık bir sofrayı paylaşayım dedim. Mutfakta kızartmayla geçecek dakikalar biraz sıcak olsa da, sonra sevdiklerinizle balkona kurulup bunların tadını çıkarmak çok keyifli oluyor :).




Kabak çiçeğini, çocukluğumdan beri bilirim. Babaannem pazarda alışveriş yaptığı tezgaha siparişini verir, sonraki hafta gider kabak çiçeklerini alırdı. Kabak çiçeği dolması ve kabak çiçeği kızartması yapılırdı bunlardan. Biz tabii pazarları, hatta neredeyse manavları unutmaya yüz tutmuş bir zamanda yaşıyoruz. Gittiğimiz koskocaman, apaydınlık, ve o beyaz ışıklar ve tonla mal içinde aslında epeyce de soğuk süper, mega, hiper marketlerde ne görürsek ondan ibaret sayıyoruz alınabilecekleri. Mahallenin bakkalı, manavı, kasabı artık tarihin tozlu sayfalarına yol almak üzere. Neyse ki ben bunların bir nebze yaşadığı bir yerde, bakkalın, manavın size isminizle hitap ettiği, sadece iyi sebze meyveyi verdiği, komşuların hâlâ birbirine yardım ettiği, ara sıra toplanıp beraberce pazara gittiği bir yerde yaşıyorum. Ne var ki şu zaman denen uçucu şey ve nedense hiç bitmeyen yoğunluklarımız arasında pazara gitme vaktimiz pek olmuyor. Böylece, haftaya kabak çiçeği dolması yapacağınız için sipariş vereceğiniz bir mananız da pek olmuyor.


Neyse, şu tupturuncu kabak çiçekleri nerelere götürdü zihnimi... İşte çocukluğumdan kalan anılarla evde kabak çiçeği pişirebilmek isteği varken içimde, yine o soğuk mu soğuk dev marketlerden birinde sonunda buluştuk turuncu çiçekle. Alıp eve geldim. Dolmasına pek yeltenmedim. Kızartmadan yana kullandım oyumu. Kızartma için güzel bir sos hazırlamak gerekiyordu. Hazırladım. Ama kabakçiçeğim bittiğinde epeyce sos artmıştı. Eh, ben öyle mutfakta artan sosları dökebilecek biri değilim malum. Bakındım, bakındım; gözüme küçük domatesleri kestirdim. Benimkiler leopar domateslerdi :). Üstlerine yeşil çizgileri olan, tam olgunlaşmış kıpkırmızı domateslerden daha sert, biraz daha ekşi belki. Ama şöyle güzel bahçe domatesleriyle, kokteyl domates diyorlar sanırım şimdi onlara, bahçe domatesinin nesi varsa, işte onlarla gayet rahat uygulanabilir. Sonuçta domates kızartmaları daha çok beğeni topladı, daha hayretle karşılandı. Tabii kabak çiçeğinin mevsimi çok kısa olduğundan, mutfakta daha kalıcı olmaya aday bir tarif de oldu. İşte size sosun tarifi. Domates kızartmaları da, kabak çiçeği kızartmaları da pek yakışıyor balkona :).

Malzemeler:

Bahçe Domates
Kabak çiçeği

Sosu:
1 şişe soda
1 yumurta
1 tutam dereotu
Aldığı kadar un
Tuz,karabiber

Kabak çiçeklerinin iç kısmını çıkarıp yıkayalım. Kağıt havluyla suyunu alalım. Sosu için, soda, yumurta, doğranmış dereotu, tuz, karabiberi karıştıralım ve sonra bulamaç gibi bir kıvam olacak şekilde unu ekleyelim. Aslında mücver içi hazırladığımız sos gibi oluyor. Sadece içine kabak koymuyoruz da kızartacaklarımızı içine batırıyoruz. Kabak çiçeklerini bu sosa bulayarak kızgın yağda kızartalım. Bu sosa batırıp kızartınca çok güzel bir rengi oluyor bence, insana pek çekici geliyor.

Domatesler içinse, yıkadığımız domatesleri kabuklarını soymadan ortadan ikiye bölelim. Tabii bunun için domateslerinizin küçük olması lazım. Yine kızgın yağda, üstü altın sarısı olana kadar kızartalım. Üstünün sosu çabucak kızarıyor, domatesler de içinde diri, taze ve sulu kalıyor. Sanırım en güzel yanı da bu oluyor.
Kağıt havlu üzerine almayı tercih ediyorum kızartmaları. Ne kadar yağını emse kârdır diye düşünüyorum. Tabii servis ederken kâğıdı altıdan alıyorum. Kabak çiçeğini de domatesi üstüne beyaz peynir ufalayarak sundum. Beyaz peyniri biraz kırmızı biberle karıştırmak da güzel olur sanırım.

Eh bu yaz sofrasının diğer bir güzeli de kırmızı biberler. Ocak üstünde közlemekle pek aram yok. hem çok zahmetli, hem çok sıcak, hem de sonradan temizliği uzun. Ben fırın tepsisine alüminyum folyo serip biberleri üstüne diziyor ve fırına veriyorum. 200 derece civarında sanırım. İyice közlendiğinde fırından alıp kabuklarını soyuyorum. Zeytinyağı, yarım limon, bolca ezilmiş sarımsak, karabiber ve tuzla hazırladığı sosun içine koyuyorum. Hazırlardan sağlıklı ve lezzetli, ocakta közlemekten kolay. Tam yazlık bir tarif.
Afiyet olsun.

Etiketler:

6 Comments:

Blogger :)den said...

Merhaba blogunuzu ziyaret etmekten büyük keyif aldım. Yazılarınız da tarifleriniz de çok hoş. Bir ruhu, hikayesi olmayan tarifleri enteresan olsa bile denemek içimden gelmez benim. Kabak çiçeği anılarınıza, kızartmaya, sosuna, kırmızı biberlere, sofranıza bayıldım.
Ellerinize, yüreğinize sağlık arkadaşım.
Haberleşebilmek dileğiyle...

16:44  
Blogger zero said...

Sayfama bırakılan mutluluk dolu bir merhaba sonrası iade-i ziyarete gelip de kabak çiçekleriyle karşılanmak benim için bugünün en güzel küçük mutluluğudu:) Tabi bir de o şahane karşılama resmini unutmamalıyım. Tüm kalbimle evimde olmasını hayal edebileceğim bir köşeyi alıp sayfanıza yerleştirmişiniz sanki:) Domates kızartması ve biber közlemesinin lezzetleri bir yana, kabak çiçeği çok ayrı bir ilgiyi hak ediyor bence de. Narin olduğu kadar lezzetli. Dolmasını ben de yazın sürekli yapmaya çalışırım. Ama bu şekilde yapmayı hiç denememiştim, çok iyi bir fikir oldu doğrusu. Tadını, kokusunu, lezzetini özlediğim pek çok besinin pazarcıların o tahta raflarında gizli olduğunu bilip de pazarları tavaf etmemek mümkün mü? Yoksa nerde bulacağım ısırgan otunu, ebegümecini, kabak çiçeğini, dağ çileklerini:) Bu güzel yazı ve tarifler için çok teşekkürler, yeni paylaşımlarda buluşmak dileğiyle:)

18:16  
Blogger tugce:-) said...

:)den,
ne iyi etmişsin de gelmişsin :) acaba insanın içinden bir anı veya his geçmeden yemek yapması mümkün mü. bana değil gibi geliyor. teşekkürler güzel sözlerine...

zero,
evet, o gün benim de küçük mutluluğum olmuştu bu turuncular:) paylaşabilmek ne güzel. umarım dener ve beğenirsin:) beni de anarsınız aklınızın gerilerinde bir odadan :)
sevgiler...

22:36  
Blogger Tijen said...

Dünyanın en güzel şeyleri bahçeden gelenler. Bizimki ufak, sadece domates, biber ve üç beş yeşillik var ama olsun!

08:49  
Blogger tugce:-) said...

daha ne olsun tije abla,
bahçenin küçüğüne bile hasretiz. hele domatesi, biberi, nane ve dereotunu, ah bir de fesleğeni, bahçeden toplamak gibisi yok.
annanemin sesi yankılandı kulaklarımda "tuğçe, bahçeden maydanoz kopar da salataya koyalım" :)

17:30  
Anonymous yemek tarifleri said...

Guzel bir tarifmis. Tebrik ederim.

15:22  

Yorum Gönder

<< Home